Bu arada Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde un sıkıntısı baş göstermişti. Unun normal fiyattan iki katıyla müşteri bulduğu belirtilmektedir. Belediye ile fırıncılar arasında gerginlikler baş göstermişti. Ordu Belediye Başkanı Kazım Türkmen, karaborsacılara karşı halktan yardım istiyordu. Fırıncılar, gereksinimden daha az ekmek üretmeye başlamışlardı. Belediye Başkanı Kazım Türkmen basın toplantısı düzenleyerek “Fırıncıların yaptığı eylemin yasal bir yönü yoktur. Konu parasal değildir. Belediye halkla karşı karşıya getirilmek isteniyor” diyordu. Un olmadığı gerekçesiyle ekmek çıkarmayan bazı fırınlara yapılan baskın sonucunda 109 çuval un ele geçirilmişti.
Ülkede birçok temel gıda maddelerinin yanı sıra akaryakıt yokluğu da baş göstermişti. Benzine zam yapılacağı söylentileri üzerine kentte akaryakıt bulunamaması nedeniyle çok sayıda araç yollarda kalmıştı. Ordu’da motorin yokluğundan dolayı bazı kamyonlar mal getirip götürmek için yola çıkamamaktaydı. Mazot yokluğu nedeniyle Ankara, İstanbul ve İzmir’e otobüs seferleri aksamaya başladı. Amatör spor takımları mazot yokluğundan yabancı saha maçlarına gidemez duruma gelmişti. Ordu şehrinde bulunan 6 otobüs firmasına bağlı 24 otobüs sefere koymuş olmalarına rağmen motorin yokluğundan seferleri olumsuz etkilenince zorunlu olarak bazı seferlerini iptal ettikleri görülmekteydi. Kentte akaryakıt yokluğu günlük yaşamı olumsuz etkilemeye başlamasından dolayı Ordu Valiliği tedbir alma yoluna gittiği görülmekteydi.
3 Mart 1979 tarihli Karadeniz 52 Gazetesinin ilk sayfasında manşetten “Valilik Bir Genelge Yayınladı. Darlık Nedeniyle Akaryakıt Karneye Bağlandı” başlıklı bir haber yayınlanmıştı. Mezkûr haberde özetle akaryakıtın karneye bağlanışı için şunlar yazılıydı:
“…Ordu Valisi Cafer Eroğlu imzası ile 28 Nisan 1979 tarihinde yayınlanan bir genel emire göre Akaryakıt karneye bağlanmıştır. Akaryakıt Darlığı nedeniyle yayınlanan genelge şöyledir:” Geçici akaryakıt darlığı nedeniyle 5442 sayılı yasanın ilgili maddeleri gereğince aşağıdaki önlemler 2.3.1979 tarihinden alınmış bulunmaktadır. Özel otolara haftada bir gün (Cumartesi) en fazla 225 liralık benzin verilecektir. İlimizden transit geçen yabancı plakalı araçlardan Samsun yönüne gitmekte olan araçlara zaruret halinde en fazla 25 liralık mazot verilecektir. Ticaret plakalı araçlara plakası tek numaralı olanlara ayın tek rakamlı günlerinde, çift olanlara ayın çift rakamlı günlerinde aşağıda cinsleri hizasında gösterilen miktarda akaryakıt, Merkez ilçe hudutları dâhilindeki beş akaryakıt bayiinden karşılanmaya çalışılacaktır. Dolmuş, otomobil ve taksilere en fazla 175 liralık, minibüs ve kamyonetlere en fazla 225 liralık benzin, dizel motorlu kamyon ve otobüslere en fazla 450 liralık mazot verilecektir.
Ticari plakalı tüm araçlar yukarıda belirtilen huşulara uygun olarak akaryakıt bayilerinin herhangi birinden akaryakıt temin ettiklerinde çalışma karnelerine bayiler tarafından akaryakıt verildiğine dair kaşe ile işaretlenecektir. Bayiler ana depolardan aldıkları akaryakıtın cins ve miktarını Ordu Valiliğine ve Belediyeye derhal bildireceklerdir. Resmi dairelerin ve sanayi kuruluşların ihtiyacını karşılamak üzere bayiler bağlantıları oranında cüzi ve belirli bir miktar akaryakıtı stok olarak bulundurabileceklerdir. Çanta ve bidonla akaryakıt satışı can ve mal güvenliği açısından son derece sakıncalı olup tamamen kaldırılacaktır. Gazyağı talep edenlere ise çanta ve bidonla en fazla 50 liralık verilecektir. İlgililerin bu talimatlara göre tatbik etmelerini, genelgeye uymayanlar hakkında gerekli yasal işlemlerin yapılacağının bilgi edinilmesini önemle rica ederim. Vali Cafer Eroğlu.”
Ünye Çimento Fabrikasının ürettiği çimentoyu Libya’ya ihraç ettiği gerekçesiyle kentte çimento sıkıntısı artmıştı. 1979 yılı Mart ayından itibaren Ordu’da çimento ve demir yokluğu iyice baş göstermişti. Belediye günde 30 ton çimento dağıtmaya başlamıştı. Ordu’ya oldukça kısıtlı sayıda gelen çimentonun bir komite tarafından hak sahiplerine dağıtılacağı açıklanmıştı. Haziran ayında filtreli sigara karaborsaya düşmüş, gazeteler baskı yapmak için kâğıt bulamaz olmuşlardı.
Gece ve gündüz ikişer saat olmak üzere, her gün toplam 4 saat elektrik kesintisi de başlatılan Ordu’da artık tüpgaz da kolay bulunmuyordu. Belediye zabıta ekipleri, bazı bayilerin, tüpgazı karaborsada geceleri gizlice sattığını ortaya çıkarmıştı. Ordu’da yaşanan bu süreç, ülkenin ekonomik durumundan faydalanan kesimlerin, fahiş fiyatla ürün satmasına ve zenginleşmesine etki etmişti. Geçmiş yıllarda alınan tedbirlere rağmen devam eden karaborsa faaliyeti, 1980 askeri darbesinden sonra da haksız bir kazanç kaynağı olmayı sürdürmüştü. Sonuç olarak dün de bugünde ülkedeki olağanüstü ekonomik koşullardan yararlanmak isteyen kişi ve grupların, alınan her türlü tedbire rağmen piyasada spekülasyon ve mal sıkıntısı yaratarak, istifçilik yapmak suretiyle karaborsa yoluyla haksız kazanç elde ettiği görülmektedir.
23 ŞUBAT 1980 GÜNÜ ORDU’DA DİSK SENDİKASI TARAFINDAN DÜZENLENEN BİR MİTİNG…
Ülkemizi 12 Mart 1971 Muhtırasına ve sonrasında iç savaş ortamına taşıyan süreçte, sonuçları bakımından devleti ve toplumu sarsan birçok sosyal eylemler olduğu görülmektedir. İşçi sınıfı bu dönemde sürekli eylemler içerisine giren ve toplum üzerinde etkili olan gruplar arasında yer almaktaydı. Türkiye’de en radikal ve mücadeleci bir işçi Sendika olarak tarif edilen DİSK’in 1980 askeri darbe öncesinde Ordu ilinde de sık sık eylemler, grevler ve mitingler düzenlediği görülmektedir. Bu eylemlerden biriside 23 Şubat 1980 günü Ordu’da düzenlenen mitingdir.
31 Ocak-1 Şubat 1980 tarihleri arasında Ören’de ortak olarak toplanan DİSK Teşkilatının yöneticileri dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu koşulları görüşmüş, işçi sınıfının önündeki yeni mücadele döneminin araçlarını, taktiklerini değerlendirmiş, işçi sınıfının Devrimci İşçi Sendikal örgütü olan DİSK’e bu dönemde düşen görevleri belirlenmiştir. Ören’de yapılan son toplantı da alınan kararların gereği olarak “Faşizme, emperyalizme, hayat pahalığına, işten atılmalara, sürgünlere ve baskı yasalarına karşı DİSK’in 23 Şubat’ta Ordu’da bir “Demokrasi” mitingi tertipleyeceği de açıklanmıştır. Karadeniz bölgesi olarak Ordu’da yapılacak olan bu mitinge DİSK’e bağlı sendikaların ve diğer tüm demokratik örgütlerin katılması istenmiştir.
23 Şubat 1980 ‘de düzenlenecek olan DİSK’in mitingi için Ordu Valisi Hikmet Gülşen açıklama yaparak “Huzur ve Güvenlik Tedbirleri alınmıştır. Toplantı ve Yürüyüş düzenli bir şekilde yapılacaktır” demiştir. Vali Gülşen kamuoyuna basın yoluyla yaptığı açıklamasında özetle şunları ifade etmiştir.
“…23 Şubat 1980 Cumartesi günü Ordu’da şehrimizde DİSK tarafından düzenlenecek bir gösteri yürüyüşü yapılacaktır. Yasalar dâhilinde cereyan edecek olan bu toplantı ve gösteri yürüyüşü saat 14.00 de Ordu rıhtım iskelesi önünden başlayarak sahil yolundaki tretuvarı takiben Ordu sineması karşısındaki genişçe alana kadar sürecek ve deniz tarafındaki bu alanda yapılacak konuşmalarla miting sona erecektir… Kamu düzeni, huzur ve güvenliğin sağlanması için toplantı ve yürüyüşün düzenli şekilde cereyan hususunda tüm güvenlik tedbirleri alınmaktadır. Sayın Orduluların ve özellikle esnaf ve sanatkârlarla tüccarlarımızın hiçbir endişe ve huzursuzluk duymadan günlük çalışma ve faaliyetlerini sürdürmelerini diler, saygılar sunarım. Ordu Valisi Hikmet Gülşen…”
DİSK’in, 23 Şubat 1980 günü Ordu’da düzenlediği “Demokrasi Mitingi” gerçekten olaysız geçmiş ve bu mitinge çevre il ve ilçelerdeki DİSK’e bağlı sendikalar ile Demokratik kitle örgütlerinden 20 bin üzerinde kişi katılmıştır. Muhteşem denilen bu miting önce büyük iskele yanından sahil boyunca yürüyüşle devam etmiştir. Küçük iskele yanındaki meydanda toplanan işçi ve emekçiler şehirde bulunan malum bir kesimce estirilen gerginliğe ve kışkırtmalara rağmen olaysız biçimde miting başlamıştır. Sahildeki tretuvarın her iki yanında halktan da büyük izleyici topluluğu bulunurken, güvenlik kuvvetlerinin olağanüstü önlem aldıkları görülmüştür.
Ordu yapılan mitingde DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk alanda bulunan sendika, kitle örgütleri ve halka hitaben çıktığı kürsüde konuşmuştu. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Abdullah Baştürk hitabında özetle şunları söylemişti:
“… Süleyman Demirel iktidarı işçileri, emekçileri açlığa ve sefalete sürüklemektedir. Hükümet ülkeyi başka ülkelere peşkeş çekmektedir. Ağır bunalımın faturası daima emekçilere ödettirilmektedir…” Kooperatif birliklerinde giriştiği uygulamaları eleştirerek hükümeti istifaya çağıran DİSK Genel Başkanı Baştürk, iktidarın kooperatif birliklerinde çalışan işçilere fiilen savaş açtığını öne sürmüştü. Baştürk böylece İzmir’de de Sıkıyönetim ilanının siyasi iktidarca başarıldığını belirterek “Takke düşmüş kel görünmüştür. Baskıyı artırmak amacıyla olay çıkaranın AP iktidarı olduğu açıkça ortaya çıkmıştır…” DİSK’in düzenlediği “Demokrasi Mitingi” Genel Başkan Abdullah Baştürk’ün konuşmasıyla sona ererken mitinge katılanların attığı sloganlardan bazılar şunlar olmuştur.” Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi İktidar Hepsi Emeğin Olacaktır” “”Fiskobirlikte Faşistlere Yer Yok”, ”Fabrikalar Kalemiz, Yaşasın DİSK”… Mitinge katılan kalabalıklar yapılan konuşmaların ardından olay çıkmadan ve bazı mihrakların tahriklerine kapılmadan gösteri alanından ayrılmışlardır. Ordu’ya il dışından gelen mitingciler ise güvenlik koridoru altında araçlarına bindirilerek konvoylar halinde polis nezaretinde şehir dışına kadar takip edilerek kazasız belasız gönderilmişlerdir.
Hazırlayan: H.Naim Güney