“Ya bu Efsun, gün boyu hep yatıyor, çok tembel. Senin yanında staj yapsa…” dedi Feridun abi, üniversitede okuyan kızı Efsun’dan ötürü.
“Tabi ki abi” dedim.
“Ben ona rapor ayaklarına bir konu veririm, araştırır, yazar çizer… Merak etme” diye de ekledim.
Efsun, ertesi gün geldi… Nasıl pozitif bir çocuk, nasıl bir güleryüzlülük…
Staj sürecinde 1980’li yıllarda Turgut Özal dönemi Türkiye ekonomisini araştırdı Efsun; ithal ikameci politikadan ihracatı teşvik politikalarına geçiş, liberal değişim, bankerler, hayali ihracat daha neler neler…
Efsun’un o yorgun, bitkin ve tembel hâline sebep; kansermiş Efsun… 2015 miydi ne, haziran ayında ölüp gitti Efsun… Feridun abi, tek çocuğunu kaybetmiş olmanın yükü altında ezim ezim ezilerek tutundu hayata.
Kökü toprakta bir adamdı Feridun abi…
Siyasal mezunudur ve devlet memuru olaraktan atanmıştır da… Van’da görev yaparken “valilik” bekliyormuş, olmamış. O da “yemişim tımarınızı, alın atınızı” deyip dönmüş köyüne.
“Deli la bu” demişler.
“Kafayı yemiş” demişler.
Demişler de demişler; Feridun Savaşkan hepsini duymuş ya, kulak asmamış hiçbirine.
Mesela örtü altında karanfil yetiştirdi Ordu’da ve çok da başarılı oldu. Marka yarattı. Mezatlarda aranan kalite mallar üretti, eşiyle omuz omuza vererek.
2012 yılı kışı sert geçti, çok çok kar yağdı ve Feridun abinin seraları kardan mütevellit çöktü. Nereye baş vurduysa hiçbir yerden tek kuruş destek alamadı Feridun abi, çok büyük battı. Takip eden yıllarda Efsun’un hastalığı ve meşakkatli tedavi süreci…
Efsun’dan sonra “Efsun Köy Yumurtaları” markasıyla köyünde kurduğu çiftlikte yumurta üretimi yaptı ve pazar yarattı kendine. Her noktaya mal teslimini bizzat kendisi yaptı.
Derdi hiç bitmedi garibin, bu defa da çevreyolu münasebetiyle arazisine kamulaştırma kararı çıktı … Feridun abinin dişiyle tırnağıyla kurduğu dünyasını bir kere daha başına yıkıyorlardı… Dünyasını kurtarmanın mücadelesini veriyordu…
Efsun’dan sonra ikizleri dünyaya geldi, bir çok risk ve tıbbi yöntemle birlikte…
Lafın özü, Feridun abi, Feridun Savaşkan da öldü… Kalp kriziymiş…
Olmuyor be, bu dünya iyi insanların değil be…
Adaletin bu mu dünya
Ne yar verdin ne mal dünya
Kötülerinsin sen dünya
İyileri öldüren dünya
Birol Öztürk
.
.
.